Severek Okuduklarım..

27 Nisan 2011 Çarşamba

Aşk...

Aşk; yalnız bir operadır, kış güneşinde dinlenen..
Aşk; bazen bir zaman hatasıdır..Bazen kavuşamamak, adını karalamaktır kağıtlara..
uzun bir suskunluktur ya da durmadan ondan konuşmaktır...
Aşk; bir filmin bir karesine takılıp kalmak .... Bazen tuhaf bir cesaretle meydan okumaktır....
Aşk, bazen nedenini bilmediğimiz bir duraksamadır...
Aşk; bir harabenin ortasında bulunup da, ne yapacağını bilmeyen iki savaş çocuğu gibi kalakalmaktır...
Eylülün toparlanıp gitmesini izlemektir....
Bir bakış bile anlatmaya yeterken herşeyi, kalbinizi dolduran duyguların kalbinizde kalmasıdır...
Aşk; canınızla beslemektir hüznün kuşlarını ve kardeşiniz olan ellerini unutamamaktır...
Aşk,vazgeçmektir gözlerinden...
Geceleri ansızın, nedensiz uyanmaktır uykulardan...Usul usul ağlamaktır...
Aşk; bir gün anahtarın ter yöne dönebileceğine inanıp, ışığa kavuşmayı özlemektir...
Aşk, buralardan öylece çekip gitmek ve sonunda kendine bir gül vermektir...

Seni seviyorum küçük kız...

Günün birinde bir kız çocuğu dünyaya geldi.. Gözlerini hayata ilk açtığında babası, onu;  ''Seni seviyorum küçük kız'' diyerek karşılamış ve daha sonrasında da onu severken daima ''Seni seviyorum küçük kız'' demeye başlamıştı...
Kız büyüdü, orta okul çağlarına geldi..Artık genç kızlığa ilk adımlarını atıyordu..Babası onu hala aynı şekilde sevmeye devam ediyordu..Ancak kız üniversite çağlarına geldiğinde, artık kendisine böyle söylenmesini istemiyordu...
''Ben artık büyüdüm, bana küçük kız deme baba'' diyerek hoşnutsuzluğunu da dile getiriyordu ama, babası kızına hala ''Seni seviyorum küçük kız'' diyordu....
Derken, kız okulunu bitirdi..Babası, biricik kızını yurt dışına master yapmaya göndermişti..Artık yalnızca telefonda hasret gideriyorlardı..Ve babası, her telefon görüşmesinin sonunda; '' Seni seviyorum küçük kız'' diyordu...Çünkü, ne olursa olsun,O; bep babasının küçük kızıydı!
Bir gün, ansızın telefonlar kesildi..
Baba günlerdir aramıyordu..
Kız, babasına felç geldiğini ve artık konuşamadığını haber aldığında; hemen yurda döndü...Evlerinin kapısını çaldı, içeri girdi, koridoru geçti ve babasıyla gözleri buluştuğunda haykırdı;
''Konuş baba! ''
''Seni seviyorum küçük kız'' de..
Yeter ki konuş..

Babası gülümsedi ve kalbini işaret etti...
Kız babasının kalbine yaslandı...
İşte şimdi duyuyordu..
Kalpten gelen tık tık, tık tık... sesleri ; her zaman olduğu gibi gene ''Seni seviyorum küçük kız'' diyordu....

Uzun süre babasının kalbinin sesini dinledi''küçük kız''...ve işte ancak o zaman babasına hak verdi...
BULUTLAR YAĞMUR DOLUDUR, YAĞMASA BİLE....

sevdiğin kadar sevilirsin...


Çiçek; sulandığı kadar güzeldir..

Kuşlar; ötebildiği kadar sevimli..
Bebek; ağladığı kadar bebektir..
ve,
Herşeyi, öğrenebildiğin kadar bilirsin..
Bunu da öğren; SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN... Hz.Mevlana
                                      
ne kadar güzel söylemiş mevlana...ama bazen şüpheye düşüyor insan, yine insanlardan gördüğü muameleler sebebi ile...
gerçekten sevdiğin kadar sevilip, değer verdiğin kadar değer görüyor musun? muamma...
daha dünyaya bir çocuk gözü ile baktığım yaşlardayken, resimdeki gibi boy boy çocuklarım olsun istemiştim daima...ama büyüyüp insandan insana yapılabilen fenalıkları gördükçe ; üzülüyor ve vazgeçiyorum hep....
gerçekten; biz büyüdük ve kirlendi mi dünya?